Psikolojik danışmanlık denildiğinde akla genellikle kişilerin güçlü yönlerinin keşfedilmesi, olumlu özelliklerin desteklenmesi ve potansiyelin açığa çıkarılması gelir. Elbette bireysel danışmanlık süreci bunu da kapsar. Ancak sadece iyi olanı görmek, sadece güçlü yanlara odaklanmak, danışanın bütünlüğünü anlamak için yeterli değildir. Çünkü insan dediğimiz varlık, hem iyi hem kötü yanlarıyla bir bütündür.
Psikoterapi sürecinin temel amaçlarından biri; bireyin kendisini olduğu gibi, tüm yönleriyle tanıması ve kabul edebilmesidir. İşte bu yüzden “iyi yetmez, kötüyü de gör, değerlendir, düşün; bütün olsun” anlayışı, bireysel danışmanlık sürecinin olmazsa olmaz yaklaşım biçimlerinden biridir.
Peki bireysel danışmanlıkta sadece iyiyi görmek neden yeterli değildir? Kötü yönlere, karanlık tarafa, gölgeye bakmak neden önemlidir? Gelin, bu konuyu tüm detaylarıyla ele alalım.
Bireysel Danışmanlık Nedir?
Bireysel danışmanlık; kişinin yaşadığı sorunlar, içsel çatışmalar, travmalar, kaygılar, ilişkisel problemler, kişisel gelişim alanları ve yaşam hedefleri üzerine çalıştığı profesyonel bir psikolojik destek sürecidir.
Bireysel danışmanlık sürecinde terapist ile danışan arasında güvene dayalı, samimi ve yargıdan uzak bir ilişki kurulur. Bu ortam, kişinin kendisini olduğu gibi ifade etmesine ve tüm yönleriyle keşfetmesine olanak sağlar.
Sadece İyiye Odaklanmanın Tehlikeleri
Modern dünyada pozitif psikoloji akımıyla birlikte çok sık duyduğumuz bir söylem var:
→ “Pozitife odaklan, olumsuzları görmezden gel.”
Bu yaklaşım ilk başta motive edici gibi görünse de; psikolojik gerçeklik açısından oldukça yüzeysel kalabiliyor. Sadece olumluya odaklanmak, olumsuz düşünce ve duyguların bastırılmasına, yok sayılmasına veya inkâr edilmesine yol açabiliyor.
Sadece iyiye odaklanmanın olası zararları:
-
Bastırılmış duygu birikimi
-
Kendini olduğundan farklı göstermeye çalışma
-
Gerçeklikten kopma
-
Duygusal yüzeysellik
-
İçsel çatışmaların artması
-
Kendini eksik veya hatalı hissetme
İşte bu yüzden bireysel danışmanlık sürecinde sadece güçlü yanları görmek değil, zayıf yönleri, olumsuz düşünceleri, hataları ve korkuları da görmek çok değerlidir.
Jung’un “Gölge” Kavramı: Karanlık Yönünü Kabul Etmek
Psikolojide Carl Gustav Jung’un “gölge” kavramı, bireysel danışmanlıkta önemli bir yer tutar. Jung’a göre herkesin bir “gölgesi” vardır. Yani kişinin kabul etmekte zorlandığı, bastırdığı, görmek istemediği yönleri.
Bu yönler:
-
Öfke
-
Kıskançlık
-
Bencillik
-
Kontrol isteği
-
Korkular
-
Suçluluk
-
Utanç gibi duyguları kapsar.
Danışmanlık sürecinde bu gölge yönlerle yüzleşmek, kişinin kendisini tam anlamıyla tanımasını sağlar. Çünkü insan sadece ışığıyla değil, karanlığıyla da insandır.
Sağlıklı Bir Danışmanlık Süreci: Hem İyiyi Hem Kötüyü Görmek
Bireysel danışmanlıkta asıl amaç; kişiyi ne tamamen iyi ne de tamamen kötü olarak görmek değildir. Amaç; iyi ve kötü yanları birlikte değerlendirerek kişinin kendi bütünlüğünü fark etmesine yardımcı olmaktır.
Danışmanlık sürecinde şu sorular sıkça çalışılır:
-
Kendinde görmekten rahatsız olduğun özellikler neler?
-
Hangi duygular seni korkutuyor?
-
Hangi düşünceleri bastırıyorsun?
-
Kendinle ilgili kabullenmekte zorlandığın tarafların hangileri?
-
Hatalarınla yüzleşebiliyor musun?
-
Kendine karşı ne kadar şefkatlisin?
İyi ve Kötünün Birlikteliği: İnsan Olmanın Gerçekliği
Hiç kimse sadece iyi değildir. Aynı şekilde hiç kimse sadece kötü de değildir. Hepimiz farklı zamanlarda, farklı koşullarda; sevgi dolu da olabiliriz, öfkeli de. Sabırlı da olabiliriz, tahammülsüz de. Yardımsever de olabiliriz, bencil de.
İşte bireysel danışmanlık, bu iki yönü bir araya getirme sanatıdır.
“İyi yetmez, kötüyü de gör, değerlendir, düşün; bütün olsun!”
Bu yaklaşım; kişiyi idealize etmek yerine, olduğu haliyle kabullenmeyi ve geliştirmeyi hedefler.
Kendini Bütün Olarak Görmenin Kazandırdıkları
Bireysel danışmanlıkta bütüncül bakış açısının danışana kazandırdığı pek çok şey vardır. Bunlar:
1. Kendini Olduğu Gibi Kabul Etmek
Eksiklerle, hatalarla, zayıf yönlerle barışmak.
2. Daha Gerçekçi Bir Özgüven
Sadece güçlü yanlara değil, zayıf taraflara da sahip çıkmak.
3. İçsel Barış ve Huzur
Bastırılan duygular yerine kabul edilen duygular.
4. Gelişime Açıklık
Hataları fark eden birey, değişime daha açık olur.
5. Sağlıklı İlişkiler
Kendi gerçekliğiyle barışık birey, ilişkilerinde de daha samimi olur.
Sonuç: Kendini Tanımak, Kendini Tamamlamaktır
Bireysel danışmanlık süreci; iyiyi parlatmak kadar, kötüyü fark etmek ve anlamlandırmak üzerine de kuruludur. Kendini tanımanın en olgun hali; güçlü ve zayıf yönlerinle, sevdiklerin ve sevmediklerinle, iyin ve kötünle “bütün” olabilmektir.
Unutmayın;
“Kendi karanlığını tanımayan, başkalarının gölgesinden korkar.”
Psikolojik iyi oluş; ışığını çoğaltırken gölgeni de sahiplenmeyi gerektirir.
İşte bu yüzden bireysel danışmanlıkta esas olan; sadece iyiye odaklanmak değil, kötüyle yüzleşmeyi de cesaretle kucaklamaktır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Bireysel danışmanlıkta kötü yönlerimi söylemek zorunda mıyım?
Hayır, zorunda değilsiniz. Ancak sürecin verimli olabilmesi için terapistinize açık olmanız sizi geliştirir.
2. Kötü özelliklerimi bilmek beni daha kötü biri yapar mı?
Hayır. Aksine, bu farkındalık sizi daha gerçek ve daha güçlü yapar.
3. Herkesin gölge yönü var mı?
Evet, herkesin görmek istemediği, bastırdığı yönleri vardır. Bu çok doğal bir durumdur.